Site Loader

Oscar Wilde’ın tek romanı olma özelliği taşıyan bu kitabı beni en çok etkileyen eserlerden olmayı başarmıştır. Derler ki okuduğunuz kitapların başını ve sonunu asla unutmazsınız. Belki de bu yüzden aklımdan asla silinemeyecek bir kitap oldu Dorian Gray.

  Dorian Gray güzelliği ve gençliğiyle herkesi etkileyebilen ve bir o kadar da saf bir genç adamdır. Ressam Basil’in yaptığı portresiyle birlikte kendi güzelliğini keşfetmiş ama aynı zamanda bu güzelliğinin yıllar geçtikçe kaybolacağının da farkına varmıştır.

‘’Güzelliği ölmeyen her şeyi kıskanıyorum. Senin çizdiğin portremi kıskanıyorum. Benim yitirdiğim şeyi o neden saklasın ki! Geçen her dakika benden bir şey eksiltirken ona bir şeyler ekliyor. Ah, öbür türlü olabilseydi! Neden yaptın sanki bunu? Gün gelecek benimle alay edecek bu resim, feci şekilde alay edecek! ‘’

 Lord Henry ile tanışması da onun bu düşüncelerini körüklemiş ve bir daha geri dönüşü olmayan yollara girmesine sebep olmuştur. Eski Dorian’dan geriye hiçbir şey kalmamıştır artık. Kendi deyimiyle portresi vicdanı olmuştur onun. Tüm kötülüklerinin izlerini sonsuza kadar taşıyacak bir yüz.. ‘’ Gençlik onun felaketi olmuştu. ‘’

‘’ Evet ,Dorian, her zaman seveceksin beni. Çünkü ben senin işlemeyi göze alamadığın tüm günahları temsil ediyorum.’’

‘’ Her birimiz Cennet’i de Cehennem’i de içimizde taşıyoruz, Basil ‘’

’ Bilmek her şeyin sonu olur. Çekici olan bilememektir. Sis her şeye harika bir güzellik katar. ‘’

Ben Dorian Gray’in hikayesini aslında mitolojideki Narkissos’a benzetmişimdir hep. Aynı sebepler yüzünden başı yanmış bir karakter daha…

‘’ Narkissos, olağanüstü güzellikte bir oğlan çocuğudur. Altın gibi parlayan sarı saçları, yeşil-mavi gözleri vardır. Annesi onun için çok endişeleniyor, başına kötü bir şeyin gelmesinden çok korkuyordu. O yüzden bir kahinin yanına gidip oğlunun geleceği ile ilgili bilgi almak istedi. Kahin Narkissos’un çok uzun yaşayacağını fakat bunun tek bir şart altında olacağını söylemişti. O da kendisini tanımaması.

  Annesi oğlunun kendisini fark etmemesi için onun güzelliğini hiç dile getirmiyor hatta ona karşı hep sert davranıyordu. Ama çevresindeki herkes Narkissos’a bayılıyor, ona hayran oluyordu.

    Her şey böyle güzel devam etmedi tabi ki. Bir gün berrak bir orman gölünün yanında elindeki bıçağını yere düşürdü. – Narkissos’un orada ne işi olduğu farklı bir hikaye –  Bıçağını yerden almaya çalışırken sudaki yansımasını gördü.

   Ve o an kendisine aşık oldu. Öyle bir aşk ki tüm vaktini gölün kenarında geçiriyor, kendini seyretmekten asla sıkılmıyordu.  Orada öyle uzun bir süre oturdu ki en sonunda oracıkta öldü. Bir süre sonra Narkissos’un kemikleri çiçek açtı: Nergiz Çiçeği. ‘’

Okurken bitmesini istemediğim bir kitaptı Dorian Gray. Sırf Lord Henry’nin hazcılıkla ilgili söyledikleri, hayatla ilgili tespitlerini okumak için bile alınması gereken bize bir şeyler anlatmaya çalışan bir eser.

Fark etmesek de günlük hayatımızda uyguladığımız, başkalarının yaptığını gördüğümüz birçok şey aslında Dorian’ın yaptıklarından farksız. Neden makyaj yapıyoruz? Neden son zamanlarda estetik ameliyatları bu kadar uçmuş durumda? Çünkü hepimiz bir gün Dorian gibi yaşlanmaktan, güzelliğimizin elimizden alınacağından korkuyoruz. Bizi asıl biz yapan şeylerin ruhumuzun saflığı, temizliği olduğunu unutuyoruz. Ve bunları unutmaya, umursamamaya devam edeceğiz.

10/9

Ayrıca kitaptan uyarlanan başrolünde Ben Barnes’ın oynadığı Dorian Gray filmi birçok okuyucu tarafından beğenilmemiş. Açıkçası filmi ben de izledim ve hiç beğenmediğimi rahatlıkla söyleyebilirim.

 

 

iremarass

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sosyal Medya

  • Kategoriler